İlk İzlenim Son İzlenimdir!

Yaratılmışların en ön yargılısı olan insanlar sezgileriyle karar alır, sonra bu kararlarını açıklarken onlara mantıklı gerekçeler bulur. Hepimiz günlük hayatımızda, “İçimde onunla ilgili olumlu bir his var” ya da “Onu beğenmedim ama nedenini tam söyleyemiyorum” veya “O işle ilgili bir şeyler beni rahatsız ediyor, ama ne olduğundan emin değilim” ifadeleriyle pek çok kere karşılaşırız. Bunlar, zihnimizin sonradan varacağı mantıklı gerekçelerden çok daha hızlı ve çok daha güçlü olan sezgilerimizin sesidir. İçimizden gelen bu sesler, kararlarımızda hayati bir rol oynar. Kurumsal yaşamda tanıştığımız kişilere baktığımızda, önce kurumdaki yerini yani onun statü sahibi olup olmadığını değerlendirir sonra da onun bulunduğu konumu doğru temsil edip etmediğini tespit ederiz. İşe alımlardan terfilere, bir teklifin kabul edilmesinden reddine, bir anlaşmanın imzalanıp imzalanamamasına hatta kişi ve kurumların bizdeki sosyal statü karşılıklarına varıncaya kadar büyük oranda etki eden kişisel ve kurumsal imaja önem vermek, onu geliştirmek kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Hadi başlayalım...